INFERTILITE
İnfertilite; çiftlerin herhangi bir korunma yöntemi kullanmaksızın, yeterli sayıda (haftada 2-4 defa) cinsel ilişkiye rağmen bir yıl süreyle gebe kalınamaması durumu olarak tanımlanmaktadır.
Hangi sıklıkla görülür?
İnfertilite (kısırlık), ortalama altı çiftten birini etkilemektedir ve günümüzde sıklık oranı giderek artmaktadır. Özellikle kadınların annelik yaşının ertelenmesi infertilitenin (kısırlığın) artmasında önemli rol oynamakta. 35 yaşından sonra kadınlarda tükenen yumurtalık rezervi nedeniyle üreme kapasitesindeki hızlı azalma, çocuk planlayan çiftler için dikkat edilmesi gereken bir durumdur.
Ne zaman doktora başvurulmalıdır?
35 yaş üstündeki çiftlerin korunmasız yeterli sayıda cinsel ilişkiye rağmen altı ay boyunca gebelik oluşmaması durumunda, 1 yıl olan sürenin dolması beklenmeden doktoruna başvurulması önerilmektedir. 35 yaşın altındaki çiftler için ek bir hastalık yoksa, gebe kalınması için beklenilmesi gereken süre bir yıla kadar uzatılabilir.
İnfertilite (kısırlık) nedenleri nelerdir?
İnfertil (kısırlık) çiftlerin yaklaşık % 30'unda sadece kadın, % 30'unda sadece erkek faktörü sorumludur. % 20 infertil çiftte ise hem kadın hem erkekte kısırlığa neden olan bir patoloji saptanmaktadır. Kısırlık problemi yaşayan % 20 çiftte ise tüm araştırmalara rağmen herhangi bir neden saptanamaz. Araştırmalarda herhangi bir nedenin saptanamamış olması, bu çiftler için tedavi gerekmediği anlamına gelmemektedir.
KADIN FAKTÖRLERİ
Yumurtlama Bozuklukları: Kadın infertilitesine (kısırlığa) neden olan en sık neden yumurtlama problemleridir (anovulasyon). Kadınlarda hormonal ve fizyolojik birçok neden yumurtlama bozukluğuna yol açabilmektedir. Polikistik over sendromu olarak adlandırılan, vücuttaki yüksek insülin direnci, yumurtlama bozukluğu ve buna bağlı olarak adet düzensizliği ile kendini gösteren sendrom en sık gözlenen yumurtlama bozukluklarından biridir.
Yumurtlama fonksiyonununda önemli rol oynayan hipofiz bezinden salgılanan ve özellikle lohusalık döneminde süt yapımından sorumlu prolaktin hormonunun yüksek olması (hiperprolaktinemi) da yumurtlama bozukluğuna neden olarak gebeliği önlemektedir.
Tiroid hormonlarının normalden az veya fazla salgılanması da yumurtlama bozukluğuna ve infertiliteye (kısırlığa) neden olabilmektedir.
Aşırı kilo alımı veya kaybı, yağ dokusunda sentezlenen hormonların düzenini bozduğu için yumurtlama sürecini negatif yöne etkilemektedir.
Kadın Yaşı: Tüm hormonal ve sistemik hastalıklardan bağımsız olarak kadın yaşı infertilitede en önemli etkenlerden biridir. Yumurtlama kapasitesi 20'li yıllarda en yüksek düzeyde izlenirken, 30'lu yıllarda azalmaya başlar. 35 yaşında iyice belirginleşen bu azalma, 37- 40 yaşlarından itibaren daha da hızlanır.
Tüplere ait patolojiler: Tüplerin tıkanıklığı ile sonuçlanan hastalıklar, yumurtlama bozukluğundan sonra ikinci sıklıkta görülen infertilite nedenlerindendir. Tüplerdeki tıkanıklıklar genellikle geçirilmiş enfeksiyonlardan veya operasyonlardan kaynaklanır. Tüp hastalıklarının bir kısmında özellikle robotik cerrahi mümkün olabiliyor. Bununla birlikte, cerrahi tedaviyle birlikte uygulanması gereken yardımcı üreme teknikleri de gerekebilir.
Rahim Hastalıkları: Rahmin anatomik bozuklukları da infertiliteye neden olabilir. Doğumsal (uterin septum-rahim içinde duvar olması) ya da sekonder (myoma bağlı gelişebilen patolojiler) söz konusu olabilir. Tüm bu hastalıklar tekrarlayan gebelik kayıplarına yol açarak kısırlığa neden olur ve tedavileri sadece cerrahi olarak mümkündür.
Cinsel Fonksiyon Bozuklukları: Çiftlerin gerekli sıklıkta cinsel ilişkiye girmelerini engelleyen vajinismus (ağrılı cinsel ilişki), ereksiyon (sertleşme) problemleri veya erken boşalma gibi cinsel fonksiyon bozuklukları da ciddi infertilite nedenleridir.
ERKEK FAKTÖRLERİ
Hormonal bozukluklar: Erkeğin beyin sapından salınan FSH ve LH hormonlarının yetersizliğine bağlı olarak testisler uyarılamaz ve sperm üretimi olmaz.
Testislere ait sebepler: Erkek çocuklarında karın boşluğunda olan testislerin, doğum sonrasında normal yerine inmemesi (inmemiş testis) durumunda sperm yapımı bozulur. Erişkin dönemde geçirilen kabakulak enfeksiyonu sırasında oluşabilecek testis iltihapları testisin yapısını bozar ve sperm üretimini etkiler.
Boşaltma kanallarına ait problemler: Sperm üretiminin normal olduğu, ancak boşaltım kanallarında iltihaplara bağlı tıkanıklık veya doğuştan kanalların oluşmaması şeklinde görülen anatomik problemlere bağlı olarak üretilen sperm hücrelerinin dışarıya ulaşamadığı durumlar.
Kromozomal bozukluklar: Normalde 46 XY olan erkek kromozom kuruluşunun sayısal ve yapısal bozukluklarına bağlı olarak sperm üretiminde yetersizlik olması veya hiç sperm üretimi olmamasıdır. Ancak bu hastaların bazılarının testislerinde sperm bulunabilmektedir.
Varikosel: Testislerdeki toplardamarların genişlemesi ve buna bağlı olarak oluşan bölgesel ısı artışı sperm kalitesinin bozulması nedeniyle oluşur. Bununla birlikte varikosel her zaman tek başına infertilite sebebi olmayabilir.
Azoospermi: Erkeğin semen örneğinde hiç sperm olmaması haline azoospermi denir ve bu hastalarda TESE, TESA, MESA ve PESA gibi cerrahi yöntemlerle testislerden sperm elde edilmeye çalışılır. Bu hasta grubunda %65 canlı sperm bulma şansı vardır.
Sistemik hastalıklar: Karaciğer, böbrek hastalıkları ve hipofiz bezine ait problemler hormanal dengeyi bozar ve sperm yapımını etkiler. Yüksek ateşle seyreden hastalıklar da sperm kalitesini düşürebilir. Bu gibi durumlarda da infertilite problemiyle karşılaşılabilir.